Tebriz Kalesi tamamen dolmuş, cephaneler, mühimmat ve kırk bin asker ile şehir güvenlik altına alınmıştı. Ancak Allah’ın takdiriyle, Özdemiroğlu Osman Paşa’ya bu kalede ilk cuma namazını kılmak nasip olmadı. O akşam, namazını kıldıktan sonra Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Bu acı haber, ordu arasında büyük üzüntü yarattı. Osmanlı askerleri hemen Cağaloğlu Sinan Paşa’yı başkomutan olarak seçtiler. Tebriz Kalesi’nin anahtarlarıyla birlikte Osman Paşa’nın ölüm haberi İstanbul’a, yani Devlet Kapısı’na gönderildi.
Yeni Kumandan Hadım Cafer Paşa
Sultan III. Murad, bu haberi alır almaz, Şam ve Trablus Veziri Hadım Cafer Paşa’yı aceleyle Tebriz’e gönderdi. Paşa kısa sürede gelip Tebriz valiliğini ve başkomutanlığı üstlendi. Adaletli ve kararlı yönetimiyle halkın sevgisini kazandı.
Hadım Cafer Paşa zamanında Tebriz öyle imar edildi ki, Sultan Muhammed Şam-ı Gazan dönemindeki ihtişamdan bile daha parlak bir şehir hâline geldi. Resmî kayıtlara göre şehirde 80.000 hane, yani yaklaşık 300.000 kişi, eyalet genelinde ise 500.000’den fazla insan yaşamaktaydı. Tebriz, o dönemde zenginlik, kültür ve sanat merkezi olarak yeniden parladı Daily Sofia Tour.
Kızılbaşların Yeniden İstilası
Ne var ki, 1595 (Hicrî 1003) yılında Osmanlı Devleti’nde çıkan sipahi ve yeniçeri karışıklıkları sırasında Kızılbaş orduları fırsattan yararlandı. Gence, Şirvan, Şamakı, Revan, Nahçıvan ve Tebriz şehirlerini işgal ettiler. Tebriz bir kez daha Kızılbaş karargâhı hâline geldi.
Sultan IV. Murad’ın Tebriz Seferi
Yıllar sonra, Hicrî 1044 (Miladî 1634/1635) yılında Sultan IV. Murad, Osmanlı şehirlerinin Kızılbaşlar tarafından işgal edilmesine karşı büyük bir sefer düzenledi. Revan Kalesi’ni yedi günde fethetti, ardından Nahçıvan, Merend ve Karabağ bölgelerini tahrip ederek Tebriz’e ulaştı.
Sultan, Tebriz’de bir hafta konakladı. İlk iş olarak, Şah Abbas’ın ünlü Hıyaban Bağı’nı yerle bir etti, ardından Kızılbaş eserlerini ateşe verdi. Ancak taştan yapılmış camiler, hamamlar ve imarethaneler sağlam kaldı.
Tebriz’in Yeniden Canlanması
Sultan IV. Murad Van tarafına döndükten sonra, Şah Abbas yeniden Tebriz’e geldi. Şehri harap hâlde bulmasına rağmen, halka iyi davranarak yeniden imar çalışmalarına başladı. Böylece Tebriz, tarih boyunca defalarca yıkılıp yeniden doğduğu gibi, bir kez daha diriliş dönemine girmiş oldu.