Yazar adı: Saksagan

K13, K22, K34, K42

Tebrizde Ticaret ve Teraziler

Tebriz’de ticaret büyük bir düzen ve disiplinle yapılırdı. Şehirdeki bütün tartılar, kilolar ve diğer değerli kumaşlar üzerinde “Lâ ilâhe illallah” yazısı bulunurdu. Dirhemler ve teraziler de aynı şekilde Allah ismiyle süslenmişti.

Ticarette yanlış yapan, ölçü ve tartıda hile yapan kişiler cezalandırılırdı. Bu kişiler gözlerine mil konarak ya da başlarına taş konularak uyarılır ve hasta edilirdi. Şehirdeki çarşı ve pazar yerlerinde pirinç, demir ve zincirli teraziler asılı dururdu; hiçbir zaman yerle temas etmez, her zaman dengede kalırdı.

Yiyecek ve Hububat Alım-Satımı

Tebriz’de yiyecek, içecek, sebze ve ot gibi ürünlerin satışında adalet ön plandaydı. Müşteri istediği malı terazinin kefesine koyar, tartısı tam olduğunda mal sahibine hakkını verirdi. Akçesi temiz olur ve malın en seçkin kısmını alırdı

K11, K21, K32, K43

Peygamber Soyundan Gelen Kızların Evliliği

Tebriz’de anlatıldığına göre, Hazret-i Peygamberimizin soyundan gelen şerife bakire kızlar, kendi soyundan olmayanlara verilmez; yalnızca dengi ve uygun olanlara evlendirilir. Bunun nedeni, kızların yanlışlıkla bir kâfire verilmesi hâlinde doğacak çocukların dini durumunun belirsiz olabileceği düşüncesidir. Hakir bu konuyu sorduğunda, kendisine şöyle açıklama yapılmıştır:

“Eğer bir kâfire evlilik yoluyla kız verilirse, çocukların dini durumu belirsiz olur ve kızın soyundan gelen evlâtlar İslâm’dan sapabilir.”

Bu konuda hakir şöyle yanıt vermiştir:

“Cenab-ı Barı, farklı milletlerden doğan çocukları İslâm fıtratı üzere yaratmıştır. Sonra ebeveynleri Yahudi, Hıristiyan veya Mecusî olabilir.”

Buna delil olarak hadis-i şerif gösterilmiştir:

“Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere doğar. Sonra ebeveynleri onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecusî yapar.”

K14, K24, K33, K41

Hanın Hediyesi ve Güvenliği

Han, Acem tarzı samur bir giysiyi kendi eliyle bana giydirdi ve binlerce teşekkür ettikten sonra bir Gürcü kölesi bağışladı. Ardından, “Sana binlerce maşallah, ey Kayser ülkesi âlûftesi” diyerek on tümen Abbasî ve bir karaçubuk saba rüzgârı hızlı at hediye etti. Bu davranışıyla bizden artık emin oldu ve bize içki teklifinde bulunmadı.

Tam bir ay boyunca her gecemiz Kadir Gecesi, her gündüzümüz ise Kurban Bayramı gibi geçti. Bu süre boyunca birçok keyifli sohbetler ederek Tebriz şehrini gezip dolaştık. Hanların adaletine ve güvenliğine, halkın sevgisine, zabıta ve düzenin sağlanmasına, çarşı-pazarların temizliğine ve Şeyh Safî narhlarının düzenine hayran kaldık. Şehrin halkı zevk ve eğlenceyi bilir, ama asla sarhoşluk yapmaz; edepli ve saygılı insanlardır. Bu durum, eski bir şiirle şöyle anlatılır:

“Tebriz, yedi kavimden safâyla doludur

Dostu olmayanlar burada asla sadık olama

K15, K23, K31, K45

Han ile Can Sohbeti

Bir gün han ile sohbet ederken han bana seslendi:

“Gel gözümün nuru, Evliyâ ağam! Bu benim düşkün kölelerimden Yezden Şir mi, Mirza Şah mı, Firuz mu, Perviz mi, Ali Yâr mı, Zevalîzen mi, Şehlân mı, Seyf Kulu mu, yoksa Hâl Han mı, hangisini istersen sana çabalarım. Kırmızı Murtaza Ali ve Oniki İmamları seversin, gel mü’minim! Çocuklarımın elinden bir kadeh çakır iç. Gelen herkes bu sofrada gönlünce bir an süresince keyif alsın.”

Han sözlerini ederken bütün köleleri ve hizmetçileri etrafına topladı. Ben de onları kucaklayıp selamlaştım, saygıyla öptüm ve Yüce Yaratıcı’dan yardım diledim.

Sarhoş ve Şiir

O sırada ben hanın teklifine dikkatlice bakarken şöyle dedim:

“Ey Hanım! Can sohbeti bu mudur? Şimdi Hoca Nağdî bir ayak çakır çekip sarhoş olup yüzüne karşı şaka yapıyor. İran ülkesinde eğlence

K12, K25, K35, K44

Güzel Bir Tartışma

Bir gün han ile oturup içten bir sohbet ederken, han bana saf şarap teklif etti. Bunun üzerine saygılı bir şekilde şöyle cevap verdim:

“Vallahi, billahi ve tallahi! Hazret-i Ali’nin temiz ruhu hakkı için, bugüne kadar doğduğumdan beri hiçbir haram, keyif verici, macun ya da sarhoş edici şey bana nasip olmamıştır. Büyük atamız, Türklerin önderi Hoca Ahmed Yesevî’den bu yana ailemizde hiç kimse şarap ya da benzeri keyif verici içecekler kullanmamıştır. Lütfen beni mazur görün ve bu konuda affedin.”

Han’ın Israrı

Bu sözlerim üzerine han gülümseyerek şöyle dedi:

“Ey gönül dostum! Benim göz nurum ve ruh kardeşim! Şimdi ben sana bir kadeh saf şarap sunuyorum. Kimden korkuyorsun? Eğer Kayser ülkesinin şahından korkuyorsan, orası buradan beş aylık yoldadır. Eğer kendi hanından korkuyorsan, Tebriz’den Erzurum kırk konak mesafededir. Ben ki İran ve Tura

I13, I22, I34, I42

Tebriz Çevresindeki Nahiyeler

Tebriz şehri, yalnızca merkezdeki zenginlikleriyle değil, çevresindeki verimli nahiyeleriyle de ünlüdür. Bu nahiyelerin her biri adeta ayrı bir şehir gibi gelişmiş, bağları, bahçeleri, camileri, hanları ve çarşılarıyla canlı birer yerleşim merkezidir.

Üçüncü Nahiye Dideher

Dideher nahiyesi, Tebriz’in batı ve güney yönünde, şehirden yaklaşık dört fersah uzaklıktadır. Toplamda 24 köyden oluşur. Bu köylerin her biri bakımlı, düzenli ve güzellikleriyle dikkat çeker. Dideher’de camiler, hanlar, hamamlar ve küçük çarşılar bulunur. Ayrıca her köyün etrafında İrem bahçelerini andıran yeşil alanlar vardır. Bu bölge, hem doğal güzellikleri hem de halkının konukseverliğiyle ünlüdür Sofia City Tour.

Dördüncü Nahiye Tjrd

I11, I21, I32, I43

Tebrizin Güzelliği ve Bahçeleri

Tebriz şehri, tatlı suyu ve temiz havası sayesinde eşsiz güzellikte bağ ve bahçelere sahiptir. Bu kadar çok bağ ve gülistan, saymakla bitmez. Şehrin her köşesi adeta bir İrem bahçesi gibi aydınlık ve canlıdır. Eğlence ve dinlenme yerleriyle Tebriz, Konya’daki Meram Bağı, Aspuzu Bağı veya Sudak Bahçesi gibi ünlü mesirelerle yarışır.

Tebriz’de Acem tarzında yapılmış süslü köşkler dikkat çeker. Özellikle “Şirin Köşkü” ve “Vâmık ile Azrâ Köşkü” adeta dillerde destan olmuştur. Bizim konakladığımız Kelenter Bağı Köşkü de bunlardan biridir. Bu köşkün mimarîsi o kadar güzeldir ki Kutbeddin Muhammed Yezdî’nin hattıyla şu beyit duvara yazılmıştır:

“Â cây-ı şîrîn vâlâ-yı eyvân.” (Yıl 982)

Bu tür köşkler ve yapılar Tebriz’de çoktur; her biri ayrı bir sanat eseridir. Ancak hepsini tek tek anlatmak hem uzun olur hem de okuyucu için sıkıcı olabilir. Bu nede

I14, I24, I33, I41

Aşura Gününde Tebrizde Yapılan Büyük Tören

Tebriz halkı için Aşura Günü çok özel ve duygulu bir gündür. Bu günde herkes, özellikle ileri gelenler, Hz. Hüseyin’in ruhu için su dağıtır. Ellerine kırbalarını (su tulumlarını) alır, utanmadan ve çekinmeden kalabalığın arasında dolaşarak susamışlara su verirler. Bu hareket, Kerbelâ çölünde susuz bırakılan Hz. Hüseyin ve ailesine bir vefa göstergesi olarak kabul edilir.

Tebriz Hanı’nın Kurduğu Büyük Meclis

O günün en dikkat çekici olayı, Tebriz Hanı’nın büyük çadırında kurulan meclistir. Han, süslü otağını Çevgan Meydanı’na kurar ve çevresine Tebriz’in ileri gelenleri diz dize otururlar. Burada “Maktelü’l-Hüseyn” adı verilen, Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilişini anlatan eser okunur. Bu tören, Anadolu’da Mevlid-i Nebî’nin okunmasına benzer bir şekilde, saygı ve huşû içinde gerçekleştirilir

I15, I23, I31, I45

Yakup Şah Bağı Cennetten Bir Köşe

Bu bağ, sanki yeryüzünde eşi olmayan bir cennet bahçesi gibidir. Güzelliği, düzeni ve ferahlığıyla felekte benzeri yoktur. Rivayete göre bu bağın bu kadar bakımlı kalmasının sebebi, Sultan III. Murad’ın vezirlerinden Koca Ferhad Paşa’dır. Tebriz valiliği yaptığı dönemde, bu Yakup Şah Bağı’nın havasını ve suyunu çok beğenmiş; burada çeşitli köşkler, dinlenme yerleri, gölgelikler ve süslü odalar yaptırmıştır.

Zamanla bağ o kadar güzelleşmiştir ki, Sultan IV. Murad Tebriz’i fethettiğinde, bu cennet misali bahçenin zarar görmemesi için Çiftelerli Osman Ağa’yı buranın koruyucusu olarak görevlendirmiştir. Günümüzde bile bu yerin kalıntıları, eski bir gülistan bahçesinin izlerini taşır.

Bağın duvarında yazılı tarih beyti şöyleydi:

“Eyledi Ferhâd eyvân-ı Şîrîn.”

(Sene 983 / Miladi 1575)

Bu mısra, Ferhad Paşa’nın bu güzellikleri Şirin için

I12, I25, I35, I44

Tebrizin Bereketli Meyveleri

Tebriz, bereketli toprakları ve verimli havasıyla her tür meyvenin yetiştiği bir diyardır. Şehirde binlerce çeşit meyve bulunur. En meşhurları arasında Necm-i Halef armudu, Peygamber armudu, Sibet Milânî elması, tatlı zerdali (kayısı), Necm-i Ahmedî üzümü, ufak üzüm, razakı, melikî, tabarze, Hızire-i Mecdeddin, bakran, sarı alûs (erik) ve kadınlar armudu sayılabilir.

Bu meyvelerin tadı öyle güzeldir ki, rivayete göre Şam’da bile bu kadar çeşit bulunmaz. Sadece bazıları İstanbul pazarlarında görülebilir. Tebriz’in iklimi meyvelere özel bir lezzet verir; suları tatlı, toprakları bereketlidir. Bu yüzden meyveler hem iri hem kokuludur. Yazın şeftali, kayısı ve üzüm, kışın elma ve armut, halkın sofralarını süsler.

Lezzetli İçecekler ve Şerbetler

Tebriz halkı, meyvelerden elde edilen içecekleriyle de meşhurdur. En beğenilen içecek, misket üzümünden yapılan

Scroll to Top